Bedenin şifa noktalarını aktivite etmeyi öğreten kuantum
uzmanı Ebru Demirhan, bir gecede yaşadığı mucizeyle çıktığı yolda herkesin
şifalanması için 'Bedenin Şifa Kapıları'nı yazdı.
Ebru Demirhan ile 4 ayda 4.basıma ulaşan ve herkesin ilgisini
çeken 'şifalanma' üzerine yazdığı 'Bedenin Şifa Kapıları'nı konuştuk. 7 binden
fazla danışanından yola çıkarak yaptığı çalışmaların sonucunu paylaşan
Demirhan, kitabıyla önce bedeni tanımayı, sonra şifalanmayı öğretiyor. Şifanın
içimizde olduğunu aktaran Demirhan, "Okuyucu kitabı bitirdiğinde ve kendi
kendine 'Ben şifayım, ben sevgiyim...' diye tekrar ettiğinde bir gün bir yerde
şifa ile uyumlanmış oluyor" dedi. Şifa ile uyumlanmak ve şifa olmak için
bir yerden başlamak gerekiyor ise, sizler de bu röportajla başlayabilirsiniz...
'Şifa kitabı'
simgesel bir ifade mi?
Aslında değil. Bedenimizin en temel 4 tane şifa kapısı var.
Eller, gözler, ses ve ayaklar. Dolayısıyla her birinden sürekli şifa alıp
bedenimize verdiğimiz için onlar bizim kapılarımız. Şifa kapılarımız ile hiç
durmadan nefes alıp verir gibi şifa alışverişi yaparız. Şifa ile uyumlandığımız
ve bu kapıları bilinç ile de kullandığımız zaman hastalığı ürettiğimiz gibi
iyileşmeyi de hızla gerçekleştirebiliriz.
Şifayı neden dışarda
arıyoruz?
Bizler göçebeyken doğayla bağımız çok kuvvetliydi. Her
neredeysek insan - doğa bağını kuruyorduk. Ardından yerleşik düzene geçtik.
Bütün eylemler meslekleşmeye ve bölünmeye başladı, belli kişilere yöneldi. Şifa
da bunun gibi oldu. Bir şifacı oldu. İnsanlar da hastalandıkça kendini onarmak
yerine şifacıya gitmeye başladı. Bir bilgi 2 nesilde DNA'dan silinir veya DNA’ya
yazılır. 2 nesil şifayı doğada kullanmayıp birine gitmeye başlayınca DNA'da
unutulma tarafına alındı. Halbuki şifa içimizde, Cem Yılmaz'ın dediği gibi :)
Doğa ile bağımızı güçlendirdikçe kendi şifa aktivitasyonumuzu daha da koruyup
kuvvetlendirebiliriz.
Kitabı okuyunca şifa
noktalarını mı aktivite edeceğiz? Şifalanacak mıyız yani?
Evet. Bu kitabı okuduğunuzda önce bedenimizi tanıyacağız.
Bedenimizi tanımak şifaya açılan ilk kapıdır. Bedenimizi tanımadan onu
şifalandırmanız mümkün değil. İkincisi, organlarımız kendi dili ile sorunlarını
paylaşıyor kitapta. Biz ne düşünüyoruz, ne hissediyoruz ve organımız bundan
nasıl etkileniyor onu anlatıyorum. Kitapta seçenekli bir sürü ihtimalden de bahsediyorum.
Çünkü tek bir duyguyla dünyadaki herkesin aynı oranda organının hastalanması
mümkün değil, bu yüzden ihtimalleri veriyorum. Bu ihtimallerin içinden kişi
kendine en uygun hangisini bulursa onun üzerine nasıl çalışacağı ile ilgili
bilgilere de ulaşabiliyor. Bir teknik de var yani. Okuyucu kitabı bitirdiğinde
ve kendi kendine 'Ben şifayım, ben sevgiyim...' diye tekrar ettiğinde bir gün
bir yerde şifa ile uyumlanmış oluyor.
Şifalandığımızı nasıl
anlayacağız?
Kendinizi iyileştirmeye başladığınızda. Sorunun gitmesi ve
neşenin artması anlayacağız.
Karın ağrısından
kansere kadar her türlü hastalığı mı iyileştirmekten bahsediyorsunuz?
Hastalıkların kaynağı negatif duygular, düşünceler,
anılardır. Şifa çalışarak anılaı, duygu ve düşünceleri onarabiliriz. Bununla
birlikte bedenimize kendi şifamızı aktarıp onarma işlemini
kuvvetlendirebiliriz. Hastalık bedenin ifadesidir. Her hastalık bir şeylerin
yanlış gittiğini anlatır. İyileşme ise bedenin kendi gücünü kullanmasıdır.
BİR GECEDE MUCİZE
YAŞADIK
Siz nasıl yola
çıktınız? Şifalanma hikayenizi paylaşır mısınız?
Şuan 13 yaşında olan dünya tatlısı oğlum , beklenenden erken
doğdu. Karaciğerinin tam çalışmadığını öğrendik. Bedenine aldığı besinleri
enzime çevirip bedene yararlı hale getirmediği için zaman içinde minyon bir
çocuk olarak kaldı, bütün vücudunda yaralar vardı ve iyileşmiyordu. Sonra
tıbbın bize artık çare olamayacağı bilgisini aldık. Biz de alternatif
yöntemlere eğilmek zorunda kaldık. Sonra kimi araştırsak İstanbul'da çıktı, o
zamanlar Antalya'da yaşıyordum. Artık İstanbul'a gitme vakti geldi dedik.
Bankada çalışıyordum, bankanın yükselme sınavlarına girip onunla birlikte
İstanbul'a taşındım. İstanbul’da alternatif yöntemlerin peşine düşmeye başladım.
Çok zorlu bir dönemdi. Oğlumun bağışıklık sistemi çok zayıf olduğu için kreşte
sürekli mikrop kapıyordu. Neredeyse her günümüz hastanede geçiyordu. O
zamanlarda bir arkadaşım kuantum tekniklerinin anlatıldığı bir TV programına
rastlamış. Bunun hastalıklar konusunda kolaylıklar hatta iyileşme sağlayacağını
duymuş. Araştırdım, seminerlere katıldım, bireysel çalışmalar aldım. Çınar'da
iyileşme görmedim önce. Ardından, bir aile draması seansına katıldım. Bu
çalışmayla anne rahminde aramızda gerçekleşen yanlış anlaşılmanın ( :) ) öfke
olarak bedende kalıp karaciğeri hastalandırdığını öğrendik. Ve o duygular aile
dramasının içinde çözülünce Çınar'ın karaciğeri çözüldü ve biz bir gecede bir
mucize yaşadık. Ertesi sabah ne yara vardı, ne iz vardı Çınar'da.
Küçük bir çocuk neden
hasta olur peki?
Çok fazla sebep var. Anne rahmi 40. günden itibaren her şeyi
görmeye duymaya başlarız. Birçok hastalığımızın kaynağı da anne rahmidir. Çünkü
bazen bebekleri zamansız diye nitelendiririz, bir etiket takarız. Bazen illa
kız ya da erkek olsun deriz. Bazen bebeği istemeyiz. Bazen çok isteriz ama
aşırı endişeleniriz... Ve bizim hissettiklerimizi bebekler farklı duyuyor. Ve
onlar bunlarla ilgili bir sürü şey hissedip duyguları üstlenebiliyorlar.
Ebru Demirhan: Mesela bazı insanlar vardır. Hep aynı
parmağının aynı yerini keserler. Ya da sürekli kendilerini yakarlar.. Bunlar
mesajlardır. Hangi organla ilgili bir imdat çağrısı var? Ellerde hangi parmak
neyin ifadesi...
Bu bilgilere nasıl
ulaştınız?
Her bir organ, parmak, diş için tek tek bilinçaltı çalışmalar yaptık. 7
binden fazla danışanımız ile yaşam yolunda ilerlerken bu sonuçlara ulaştık.
-------------------
Oğlunuz Çınar'da
gördüğünüz mucizeden sonra işin içine girmek istediniz yani...
Hastalık sürecinde, özellikle çocuk hastalıklarında
konuştuğunuz herkes hasta çocuk annesi, çocuk doktoru vs. Artık sağlıklı insan
kültüründen çıkıp başka bir kültürün içine giriyorsunuz ve onun içinde
debelenirken hep birilerine yardım etme ihtiyacınız oluyor. Sorun çözüldükten
sonra da bir başkaları için bir şeyler yapma ihtiyacı duyuyorsunuz. Baktım ki
Çınar iyileşti ve bambaşka bir süreç başladı bizim hayatımızda. Aklıma direkt
hastanede tanıştığım, muayenehanede konuştuğum insanlar geldi. Doğal bir dürtü
olarak yaşadığım iyileşmeden başkaları da faydalansın istedim. Eğitimlere
katıldım. Baktım çok iyi gidiyor, uyumlanıyorum bilgiyle, bankadan ayrılıp bir
sürü insana farklı bir şekilde faydalı olmaya başladım.
10 YILDIR
ŞİFALANDIRIYOR
Başkalarını
şifalandırmaya mı başlamıştınız?
Evet. Böyle olunca da işten ayrıldım. Önce eğitim aldığım
yerde bir süre çalıştım, sonra kendi ofisimi açtım. 10. yılımızı Şubat'ta kutlayacağız.
10 yıldır kendi işimi yapıyorum.
Kitabı birine şifa
vermek için mi okuyacağız, şifalanmak için mi?
Şifa için insanların illa hasta olması gerekmiyor. Bedenin
Şifa Kapıları kitabımı bedeni tanımak ya da bir sağlık sorununun görünmeyen
tarafını keşfedip çözmek için de okuyabilirsiniz.
Bir kez şifalanırsak
hep şifalı mı kalıyoruz? :)
Şifayı doğuştan getiririz. Zaten şifalıyız, sadece bunun
farkında değiliz. Şifa Eğitimi ve uyumlaması ile şifanın gücünü bedene
hatırlatırız. Kişi de her zaman istediğinde kullanabilir. Şifa ile
uyumlanıldığı andan itibaren yaşam boyunca beden şifayı hatırlar ve kullanır.
Şifacı olunca
karşımızdaki kişinin negatifini alıyor muyuz?
Korunmanın teknikleri var. İnsan kendi şifasını aktivite
ettiği zaman negatif enerjilerden de korunmayı zaman içinde öğreniyor. Korunmanın
çok basit bir yöntemi var. Kendimizi negatif insanların yanında iken şeffaf bir
balona alıp 'korunuyorum' deriz, bu kadar.
Şifalanma derken,
bedensel veya zihinsel olarak bir ayrım yapılabilir mi?
Aklımıza gelen her şey şifanın konusudur. Gelecek için
kurduğun hayaller, geçmiş anılar, hayvanlar, canlılar, duygular, düşünceler,
beden, organlar ... her şey şifanın konusudur.
Bu bireysel çalışma metodunuz
mu?
Bireysel çalışmalarda birbirinden farklı 43 tane teknik
kullanıyoruz. Kişinin sorununa cevap verebilecek seansları uyguluyoruz. Şifa
seansı 43 seanstan biri. Aynı zamanda Evrensel Şifa Eğitimi ile kişilerin şifa
uyumlamasını gerçekleştiriyoruz. Bir günlük şifa eğitimi 5-6 saat sürüyor. Bu
sürede bedendeki şifayı bedene tekrar hatırlatıyoruz ve bir el verme işlemi
yapıyoruz. Sonra da hayat boyu dilediği zaman kullanıyor kişi.
Size gelemeyenler
için mi bu kitap?
Evet, herkes bize ulaşamıyor çünkü. Mesafeler var, maddi durum
yetersizlikleri, güven ve inanç sorunları nedeniyle bize ulaşamayan kişilere
kitabımızla ulaşıp şifanın gerçek yüzünü anlatmaya çalıştım.
Bir gün yeterli
oluyor yani.
Şifa dışarıda değil içsel bir konu olduğu için bir günlük
eğitim yeterli olmakta. Dışardaki bir şeyi alıp içselleştirmek zordur, ama
içindeki ortaya çıkartı hayata geçirmek kolaydır.
KALBİNİZLE TARTIN
Bu tip çalışmalarda
çok fazla dolandırıcı insanla da karşılaşabiliyoruz maalesef. Nasıl
güveneceğiz?
Bunu kalbinize bırakın deriz her zaman. Dolandırıcı evet ama
onların da bu dünyaya bir hayrı var. Hiçbir şey boşuna değildir. Belki bazı
şeyleri ayıklamak belki de nasıl olmayacağımızı görmektir faydası. Muhakkak bir
sebebi vardır. Eğer bir insan kalbimize uymuyorsa bilinçaltı yolculuğuna
çıkmamak gerekir. İsteriz ki danışmanlık alacağınız insanları kalbinizle
tartın. Bırakın kalbinizin terazisi size bunu söylesin. Bir de insanların
yaptıklarına bakın. Ne yapıyorlar, nasıl bir hayat yaşıyorlar...Biraz
gözlemleme fırsatınız varsa çok çabuk anlarsınız.
Doktora neden
hastayız diye sorsak bize çok farklı bir yanıt verir. Doktorlar sizi
destekliyor mu?
Bir kısım doktor evet, bir kısım doktor hayır, bir kısım
doktor da olabilir de olmayabilir de diyor.
Homeopati yöntemiyle
ilgili ne düşünüyorsunuz?
Oldukça verimli bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Biz de
kullanıyoruz hemeopatiyi.
Kitaplardan elde
edilen gelirin bir kısmını bir vakıfa bağışlayacaksınız...
Evet. Kanserli Çocuklara Umut Vakfı'na (KAÇUV) aktarıyoruz. Kitabımızda
gönüllülük konusuna da değiniyoruz.
2.kitabınız değil mi?
Evet. İlki 'Benim Ailem' çocuk kitapları. Yetişkinler için
de ilk kitabımız oldu 'Bedenin Şifa Kapıları'.
Yeni kitaplar
yazılıyor?
Birisini kontratlarla ilgili olacak. Dünyaya gelirken nasıl
kontratlar yapıyoruz.Ailemizle, toprakla, vatanla ilgili... Dünyaya bir
anlaşmaya geliyoruz. Bunun maddeleri ne, hükümleri ne, neden Türkiye'de doğduk
mesela.
Sizi nasıl
tanımlamalıyım. Şifacı olarak mı adlandırıyorsunuz kendinizi?
Biz şifa olmak diyoruz aslında. Şifa olma haliyiz biz.
Mecburen bir tanımlama yaptığımız için şifacı diyoruz. Ama doğru tanımı şifa
olma halidir. Ben şifa olma halindeysem başkalarına yardımcı olabiliyorum.
(2016 Yılından)